T
Tuğçe İçözü
Misafir
Şimdiye kadar sizlere makalelerimiz aracılığıyla Web3'ün markalar için yaratacağı değerden pek çok kez bahsettik. Hatta Web3 ile ilişkili olarak Metaverse'de sürükleyici bir marka deneyimi yaratmak için yol haritası paylaştık. Web3'ün markaların içerik, pazarlama ve reklamcılığa yaklaşımına etkisinin nasıl olacağına gelin, birlikte bakalım.
Topluluk odaklı pazarlama her geçen gün markaların ajandasında kendine daha geniş bir yer bulurken, topluluk inşasının Web3'ün kalbinde yer aldığını söylemek mümkün. Öncelikle içerik üretimi perspektifinden ele alırsak, sosyal ağ algoritmalarının topluluk yönetimiyle karşı karşıya kaldığını söyleyebiliriz. İçerik üreticiler ve markalar, görünürlüğünü artırmak için sosyal ağların algoritmalarıyla uyumlu bir şekilde hareket etmek durumundaydı. Ancak Web3 ile birlikte şimdiye kadar sosyal ağların gölgesinde kalan içerik üretiminin kapalı topluluklarda belli bir hedef kitleye kolayca ulaşabildiğini görüyoruz.
Hatırlarsanız, 2023'te net bir amacı olmayan ve tek seferlik yayınlanan NFT koleksiyonları yerine, daha uzun soluklu yol haritalarının öne çıkması bekleniyor. Uzun dönemli program tasarımı, ürün lansmanları ve topluluk inşası içeren güçlü pazara giriş stratejileri geliştiren firmaların, bu alanda kazanan firmalar olacağını sizlere aktarmıştık.. Bu anlamda niş olarak tanımlayabileceğimiz Web3 kitlesini hedefleyen markaların da, genel kullanıcı kitlesini hedefleyen markalara kıyasla daha başarılı olacağını düşünüyoruz.
Öte yandan içerik üretimi sürecinde markaların, Web3 odağında eğitimlerle, tüketici kitlesini beslemesi mühim. Markalar, video içerikler ve blog yazılarıyla takipçilerini bilgilendirirken, konu hakkında podcast, makale formatında bilgilendirici içeriklerin kürasyonunu da yapabilir.
Her ne kadar topluluk inşası için Discord gibi hala Web2 platformları kullanılıyor olsa da, sosyal tokenlar, Web3 reklam modelleri ve Web2 içeriklerini Web3'e taşıyan girişimler ile topluluk odaklı ve Web3 tabanlı pazarlama dinamiklerinin markaların stratejisinde daha geniş bir alan kaplamaya başlayacağı kesin.
Sosyal token'lar topluluk odaklı bir Web3 deneyiminin olmazsa olmazı. Kurumların üreteceği sosyal token'lar, topluluk içi DAO benzeri yönetim türlerinin hayata geçmesini sağlarken, ikincil satışların vuku bulduğu NFT pazar yerlerinin de gözdesi haline gelebilir. Sosyal token'lar üzerinden verilecek içerik erişimleri, markaların içeriklerini gelire dönüştürmesini sağlarken, token'lar aracılığıyla içeriğin ötesinde sunulan faydalar sadakat programlarının yeni bir aşamaya taşımasına destek olacak.
E-ticaret ve perakende perspektifinden baktığımızda, Avatar'lara özel dijital ikizler, fiziksel etkinliklere giriş hakkı, topluluğa özel fiziksel ya da dijital deneyimler gibi pek çok katmandan bahsedebiliriz. Şimdiye kadar bunun güzel örneklerini Adidas ile Prada iş birliğinde ya da Starbucks'ın Odyssey uygulamasında gördük.
Bununla beraber Brave Browser'da gördüğümüz Basic Attantion Token yaklaşımını da markaların reklam modellerinde değerlendirmek isteyeceğini düşünebiliriz. Ethereum tabanlı BAT'lar, reklamverenlere reklam kampanyalarının çalıştığını doğrulamak için gereken verileri sağlarken, yayıncılara içerikleri ve kullanıcılara dikkatleri için ödeme yapıyor.
Reklamverenler, bu yaklaşım sayesinde kullanıcı trafiğini doğrudan sitelerine çekerken, gelen ziyaretlerin botlar tarafından değil, gerçek insanlar tarafından gerçekleştirildiğini doğrulayabiliyor. Böylece Brave Browser bizlere, dijital reklamcılığın Web3 odaklı bir yaklaşımla nasıl yeniden kurgulanabileceğini gösteriyor.
Son zamanlarda en çok konuşulan konulardan biri de Web2'den Web3'e geçiş süreci. Bu süreçte markaların Web2 deneyimlerini Web3'e taşıyacak entegrasyon ve altyapılardan faydalanması söz konusu olacaktır. Özellikle Web2.5 kavramının öne çıktığı günümüzde, alt yapı sağlayan Web3 girişimleri, markaların Web3'e geçişinde önemli bir köprü görevi görüyor.
Örneğin, yakın zamanda 3 milyon dolar yatırım alan Kalder, adeta Shopify gibi bir markalara Web3 alt yapısı sağlıyor. Bu alt yapı üzerinden markalar, kendi üyelik programlarını, token ödülleri ve deneyimler eşliğinde yayına alabiliyor. Deneyimler ile üyelere özel ürün erişimleri tanımlanabilirken, markalara, kurguladıkları NFT programları ile global pazara açılması gibi imkanlar sağlanıyor.
Markalara ve kullanıcılara alt yapı sunan girişimler kadar geliştirici platformları da önem teşkil ediyor. İletişim altyapısı sunan Web3 mesajlaşma platformu Notifi ve Web3 geliştirici platformu Fleek akla ilk gelen örneklerden. Markaların önümüzdeki dönemde hazır alt yapılardan yararlanarak kendi Web3 uygulamalarını geliştirmeye başlayacağını söyleyebiliriz.
Hatırlarsanız, uygulamaların yüzde 55'inin, kullanıcı verilerini üçüncü taraflarla paylaştığını kabul ettiğini sizlere aktarmıştık. Web3'ün belki de kullanıcılara sunduğu en anlamlı değer önerisi anonimlik ve kullanıcının kendi verisine sahip olma imkanı.
Bu alanda yer alan girişimlerden biri de Ekim ayında 30 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım alan FirstBatch. FirstBatch genel olarak Web2.0'daki kişiselleştirme biçimlerini, tek bir dijital kimlik üzerinde toplayan ve bu dijital kimliğin bütün veri gizliliğinin kullanıcıda olduğu, bütün fonksiyonelliklerinin ve ekonomik katkılarının kullanıcıda olduğu bir dijital kimlik projesi olarak öne çıkıyor.
Web3'ün veri odağında sağladığı anonimlik ve sahiplik imkanları, içerik üretici ve kullanıcı perspektifinden, verilerin güvenliği sağlarken, üretilen içeriklerden gelir elde etme kapılarını da aralıyor. Toplulukların yıldızının parladığı Web3'te, topluluğun yatırım yaptığı içerik üreticileri öne çıkacak. Bu da topluluklara özel ve özgün içeriklerin yükselişini beraberinde getirecek. İçerik üreticileri ise eskisi gibi içeriklerini yayınlamak için haklarını başka platformlarla paylaşmak durumunda kalmayacak. Tokenize içerikler, el değiştirmesi halinde bile sahiplerine gelir getirmeye devam edecek. Bu bağlamda markaların Web3 odaklı yeni gelir modelleri inşa etmesi söz konusu olacaktır.
Özetlemek gerekirse, Web3 ile birlikte markaların demografik hedeflemelerden ziyade topluluklarla etkileşime odaklanacağı, ödül programları ve NFT pazar yerleriyle öne çıkacağı bir dönem bizi bekliyor.
Kaynak : Webrazzi
İçerikte Web2'den Web3'e geçiş nasıl olacak?
Algoritma ile topluluk yönetimini karşı karşıya
Topluluk odaklı pazarlama her geçen gün markaların ajandasında kendine daha geniş bir yer bulurken, topluluk inşasının Web3'ün kalbinde yer aldığını söylemek mümkün. Öncelikle içerik üretimi perspektifinden ele alırsak, sosyal ağ algoritmalarının topluluk yönetimiyle karşı karşıya kaldığını söyleyebiliriz. İçerik üreticiler ve markalar, görünürlüğünü artırmak için sosyal ağların algoritmalarıyla uyumlu bir şekilde hareket etmek durumundaydı. Ancak Web3 ile birlikte şimdiye kadar sosyal ağların gölgesinde kalan içerik üretiminin kapalı topluluklarda belli bir hedef kitleye kolayca ulaşabildiğini görüyoruz.
Topluluk inşasında eğitim
Hatırlarsanız, 2023'te net bir amacı olmayan ve tek seferlik yayınlanan NFT koleksiyonları yerine, daha uzun soluklu yol haritalarının öne çıkması bekleniyor. Uzun dönemli program tasarımı, ürün lansmanları ve topluluk inşası içeren güçlü pazara giriş stratejileri geliştiren firmaların, bu alanda kazanan firmalar olacağını sizlere aktarmıştık.. Bu anlamda niş olarak tanımlayabileceğimiz Web3 kitlesini hedefleyen markaların da, genel kullanıcı kitlesini hedefleyen markalara kıyasla daha başarılı olacağını düşünüyoruz.
Öte yandan içerik üretimi sürecinde markaların, Web3 odağında eğitimlerle, tüketici kitlesini beslemesi mühim. Markalar, video içerikler ve blog yazılarıyla takipçilerini bilgilendirirken, konu hakkında podcast, makale formatında bilgilendirici içeriklerin kürasyonunu da yapabilir.
Her ne kadar topluluk inşası için Discord gibi hala Web2 platformları kullanılıyor olsa da, sosyal tokenlar, Web3 reklam modelleri ve Web2 içeriklerini Web3'e taşıyan girişimler ile topluluk odaklı ve Web3 tabanlı pazarlama dinamiklerinin markaların stratejisinde daha geniş bir alan kaplamaya başlayacağı kesin.
Sosyal Token'lar
Sosyal token'lar topluluk odaklı bir Web3 deneyiminin olmazsa olmazı. Kurumların üreteceği sosyal token'lar, topluluk içi DAO benzeri yönetim türlerinin hayata geçmesini sağlarken, ikincil satışların vuku bulduğu NFT pazar yerlerinin de gözdesi haline gelebilir. Sosyal token'lar üzerinden verilecek içerik erişimleri, markaların içeriklerini gelire dönüştürmesini sağlarken, token'lar aracılığıyla içeriğin ötesinde sunulan faydalar sadakat programlarının yeni bir aşamaya taşımasına destek olacak.
E-ticaret ve perakende perspektifinden baktığımızda, Avatar'lara özel dijital ikizler, fiziksel etkinliklere giriş hakkı, topluluğa özel fiziksel ya da dijital deneyimler gibi pek çok katmandan bahsedebiliriz. Şimdiye kadar bunun güzel örneklerini Adidas ile Prada iş birliğinde ya da Starbucks'ın Odyssey uygulamasında gördük.
Basic Attention Token'ların yükselişi
Bununla beraber Brave Browser'da gördüğümüz Basic Attantion Token yaklaşımını da markaların reklam modellerinde değerlendirmek isteyeceğini düşünebiliriz. Ethereum tabanlı BAT'lar, reklamverenlere reklam kampanyalarının çalıştığını doğrulamak için gereken verileri sağlarken, yayıncılara içerikleri ve kullanıcılara dikkatleri için ödeme yapıyor.
Reklamverenler, bu yaklaşım sayesinde kullanıcı trafiğini doğrudan sitelerine çekerken, gelen ziyaretlerin botlar tarafından değil, gerçek insanlar tarafından gerçekleştirildiğini doğrulayabiliyor. Böylece Brave Browser bizlere, dijital reklamcılığın Web3 odaklı bir yaklaşımla nasıl yeniden kurgulanabileceğini gösteriyor.
Web2 içeriklerini Web3'e taşıyan girişimler
Son zamanlarda en çok konuşulan konulardan biri de Web2'den Web3'e geçiş süreci. Bu süreçte markaların Web2 deneyimlerini Web3'e taşıyacak entegrasyon ve altyapılardan faydalanması söz konusu olacaktır. Özellikle Web2.5 kavramının öne çıktığı günümüzde, alt yapı sağlayan Web3 girişimleri, markaların Web3'e geçişinde önemli bir köprü görevi görüyor.
Örneğin, yakın zamanda 3 milyon dolar yatırım alan Kalder, adeta Shopify gibi bir markalara Web3 alt yapısı sağlıyor. Bu alt yapı üzerinden markalar, kendi üyelik programlarını, token ödülleri ve deneyimler eşliğinde yayına alabiliyor. Deneyimler ile üyelere özel ürün erişimleri tanımlanabilirken, markalara, kurguladıkları NFT programları ile global pazara açılması gibi imkanlar sağlanıyor.
Markalara ve kullanıcılara alt yapı sunan girişimler kadar geliştirici platformları da önem teşkil ediyor. İletişim altyapısı sunan Web3 mesajlaşma platformu Notifi ve Web3 geliştirici platformu Fleek akla ilk gelen örneklerden. Markaların önümüzdeki dönemde hazır alt yapılardan yararlanarak kendi Web3 uygulamalarını geliştirmeye başlayacağını söyleyebiliriz.
Veri güvenliği, sahiplik ve telif
Hatırlarsanız, uygulamaların yüzde 55'inin, kullanıcı verilerini üçüncü taraflarla paylaştığını kabul ettiğini sizlere aktarmıştık. Web3'ün belki de kullanıcılara sunduğu en anlamlı değer önerisi anonimlik ve kullanıcının kendi verisine sahip olma imkanı.
Bu alanda yer alan girişimlerden biri de Ekim ayında 30 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım alan FirstBatch. FirstBatch genel olarak Web2.0'daki kişiselleştirme biçimlerini, tek bir dijital kimlik üzerinde toplayan ve bu dijital kimliğin bütün veri gizliliğinin kullanıcıda olduğu, bütün fonksiyonelliklerinin ve ekonomik katkılarının kullanıcıda olduğu bir dijital kimlik projesi olarak öne çıkıyor.
Web3'ün veri odağında sağladığı anonimlik ve sahiplik imkanları, içerik üretici ve kullanıcı perspektifinden, verilerin güvenliği sağlarken, üretilen içeriklerden gelir elde etme kapılarını da aralıyor. Toplulukların yıldızının parladığı Web3'te, topluluğun yatırım yaptığı içerik üreticileri öne çıkacak. Bu da topluluklara özel ve özgün içeriklerin yükselişini beraberinde getirecek. İçerik üreticileri ise eskisi gibi içeriklerini yayınlamak için haklarını başka platformlarla paylaşmak durumunda kalmayacak. Tokenize içerikler, el değiştirmesi halinde bile sahiplerine gelir getirmeye devam edecek. Bu bağlamda markaların Web3 odaklı yeni gelir modelleri inşa etmesi söz konusu olacaktır.
Özetlemek gerekirse, Web3 ile birlikte markaların demografik hedeflemelerden ziyade topluluklarla etkileşime odaklanacağı, ödül programları ve NFT pazar yerleriyle öne çıkacağı bir dönem bizi bekliyor.
Kaynak : Webrazzi