G
Gözde Ulukan
Misafir
Yapay zeka, artırılmış gerçeklik ile içerik oluşturucuların bir araya gelmesi, yüksek kaliteli içeriklerin üretilmesinde önemli bir rol oynuyor. Bu teknolojiler, özellikle son yıllarda hızla gelişmiş ve birbirleriyle entegre edilerek yaratıcılık alanında devrim yaratan yeni fırsatlar sunuyor. Yüksek kaliteli içeriklerin üretimi, herhangi bir sektörde başarılı olmak için büyük önem taşıyor. Bu nedenle, yapay zeka ve artırılmış gerçeklik gibi teknolojilerin kullanımı, içerik oluşturucuların daha hızlı, daha etkili ve daha yüksek kaliteli içerikler üretmelerine imkan sağlıyor.
Bu alanda faaliyet gösteren New York ve İstanbul merkezli girişim Phoyer, hem performans hem de medya prodüksiyon kalitesi yüksek olan içerik üreticilerin eserlerini kategoriler ve izleme listeleri şeklinde bulabileceğiniz bir platform. Tek kanaldan Phoyer sanatçılarının hizmetlerini rezerve edebiliyorsunuz, ürünlerini satın alabiliyorsunuz. Platformun içerik üreticilere üretim kolaylıkları sağladığımız bazı modülleri bulunuyor.
Phoyer, video streaming ve AR alanında halihazırda var olan altyapıları kendi koduna benzersiz bir şekilde entegre ediyor, bu da maliyet ve performans konusunda kendilerine çok avantajlı bir konum sağlıyor. Girişim, şu anda 20 ülkeden sanatçıyı bünyesine katmış durumda. 4 dilde hizmet veren girişim, 5. dil olarak Rusçayı da platforma entegre etmeyi planlıyor.
Henüz yatırım arayışına başlamayan ve 14 kişilik ekibiyle faaliyet gösteren girişimin kuruluş hikayesi de dikkate değer. Phoyer, kurucusu Pırıl Gündüz’ün 2014’te New York’ta kurmuş olduğu ilk şirketinde edindiği içgörülerin sonucunda gelişti. Williamsburg, Brooklyn’in en işlek caddesinde, Apple Store’a komşu olan 5 katlı bir binada sanat merkezi kuran Pırıl Gündüz, çeşitli sergiler ve özel ve kamusal iş birliklerinin yanı sıra uluslararası bir sanatçı network’üyle ve izleyicilerle birebir çalıştı.
Artist residency yani sanatçı misafirhanesi iş modeliyle kurduğu sanat merkezinde sanatçılar proje başvurusunda bulunup seçildikten sonra 3 veya 5 ay süreyle konaklıyor, üretiyor, sergiliyorlardı. Bu deneyim çeşitli içgörüler ve veriler elde etmesine de sebep oldu. Örneğin; sanatçıların, herkesin hesap açıp paylaşım yaptığı YouTube, Instagram gibi User-Generated-Content sitelerine eserlerini yüklemediklerini, daha ziyade müze, galeri ve festival gibi prestijli ortamlarda gösterilmek üzere harici disklerinde beklediklerine sıklıkla tanık oldu. Bir diğer içgörü ise binanın giriş katının performans stüdyosu olarak hizmete girmesiyle elde edildi.
Hem provalar alınan hem gösteriler düzenlenen stüdyoda, Juilliard gibi ABD’nin en prestijli konservatuarlarından dansçı ve performansçılara ev sahipliği yaparken, özellikle performans sanatçılarının gelir yaratmakta zorlandıkları, bu sebeple mutlaka workshop gibi veya vasıfsız yan işler gibi gelir kaynakları yarattıklarını ya da Etsy gibi platformlarda seramik, çizim, t-shirt gibi el işleri sattıklarını fark ettiler. Böylece sanatçıların video, dijital eser, hizmet ve ürünlerini aynı kanaldan sevenlerine sunma fikri de ortaya çıktı.
Creators Economy 104 milyar dolarlık, büyüyen bir pazar. Patreon ve MarqueeTV ilk akla gelenler. Patreon, pazarın en güçlü şirketlerinden biri. Patreon’da tek tek kişilere üye oluyorsunuz, örneğin bir kişinin içeriğine erişmek ayda 3 dolar, bir diğerinin ayda 5 dolar. Phoyer’de ise Mubi, Netflix gibi üyelik aidatı karşılığında tüm havuza erişim sağlayabiliyorsunuz. MarqueeTV tarzı platformlar ise filarmoni orkestraları, devlet bale ve operalar gibi büyük prodüksiyonların sahne performanslarını profesyonel ekiplere kayıt ettirip, bu kayıtları abonelerine servis ediyor. Phoyer'ın seçkisi ise bambaşka. Phoyer, performansın kaydını yani performasın belgesini kabul etmiyor. Kamera için, ekran ile izlenecek, video sanatının gramerini işine yedirmiş sanatçıları seçiyor ve kabul ediyor. Yani herhangi biri hesap açıp paylaşım yapamıyor.
Phoyer, abonelikler, satış komisyonları, listeleme ücretleri ve Premium kullanıcı hesaplarından gelir elde ediyor.
Phoyer ekibi
Pırıl Gündüz, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde ve ABD’de marka elçiliğini yapmak isteyen sanatçıların mevcut olduğunu; global lansman stratejilerini geliştirdiklerini söylüyor. Algoritmalar yüzünden estetik çizgilerinden ödün vermeden gelir kaynağı yaratabilecekleri bir platform geliştiren Phoyer, yarıdan fazlasının kadın olduğu içerik üreticisi popülasyonunun, infleuncer’lara dönüşmek zorunda kalmadan mesleklerini idame edebilecekleri sosyal etkisi de olan bir iş modeline sahip. İzleyiciler ise, küratörler tarafından derlenen izleme listeleri ile ellerine kumanda almadan, arkalarına yaslanarak, yeni yaratıcılar keşfedebilecekleri, ünlüler yemek programları, haberler taraftarından bölünmedikleri sanatsal, estetik veya rahatlatıcı bir izleme deneyime ulaşabiliyor.
Kaynak : Webrazzi
20 ülkeden sanatçılar, 4 farklı dilde hizmet
Bu alanda faaliyet gösteren New York ve İstanbul merkezli girişim Phoyer, hem performans hem de medya prodüksiyon kalitesi yüksek olan içerik üreticilerin eserlerini kategoriler ve izleme listeleri şeklinde bulabileceğiniz bir platform. Tek kanaldan Phoyer sanatçılarının hizmetlerini rezerve edebiliyorsunuz, ürünlerini satın alabiliyorsunuz. Platformun içerik üreticilere üretim kolaylıkları sağladığımız bazı modülleri bulunuyor.
Phoyer, video streaming ve AR alanında halihazırda var olan altyapıları kendi koduna benzersiz bir şekilde entegre ediyor, bu da maliyet ve performans konusunda kendilerine çok avantajlı bir konum sağlıyor. Girişim, şu anda 20 ülkeden sanatçıyı bünyesine katmış durumda. 4 dilde hizmet veren girişim, 5. dil olarak Rusçayı da platforma entegre etmeyi planlıyor.
Phoyer'ın kuruluş hikayesi
Henüz yatırım arayışına başlamayan ve 14 kişilik ekibiyle faaliyet gösteren girişimin kuruluş hikayesi de dikkate değer. Phoyer, kurucusu Pırıl Gündüz’ün 2014’te New York’ta kurmuş olduğu ilk şirketinde edindiği içgörülerin sonucunda gelişti. Williamsburg, Brooklyn’in en işlek caddesinde, Apple Store’a komşu olan 5 katlı bir binada sanat merkezi kuran Pırıl Gündüz, çeşitli sergiler ve özel ve kamusal iş birliklerinin yanı sıra uluslararası bir sanatçı network’üyle ve izleyicilerle birebir çalıştı.
Artist residency yani sanatçı misafirhanesi iş modeliyle kurduğu sanat merkezinde sanatçılar proje başvurusunda bulunup seçildikten sonra 3 veya 5 ay süreyle konaklıyor, üretiyor, sergiliyorlardı. Bu deneyim çeşitli içgörüler ve veriler elde etmesine de sebep oldu. Örneğin; sanatçıların, herkesin hesap açıp paylaşım yaptığı YouTube, Instagram gibi User-Generated-Content sitelerine eserlerini yüklemediklerini, daha ziyade müze, galeri ve festival gibi prestijli ortamlarda gösterilmek üzere harici disklerinde beklediklerine sıklıkla tanık oldu. Bir diğer içgörü ise binanın giriş katının performans stüdyosu olarak hizmete girmesiyle elde edildi.
Hem provalar alınan hem gösteriler düzenlenen stüdyoda, Juilliard gibi ABD’nin en prestijli konservatuarlarından dansçı ve performansçılara ev sahipliği yaparken, özellikle performans sanatçılarının gelir yaratmakta zorlandıkları, bu sebeple mutlaka workshop gibi veya vasıfsız yan işler gibi gelir kaynakları yarattıklarını ya da Etsy gibi platformlarda seramik, çizim, t-shirt gibi el işleri sattıklarını fark ettiler. Böylece sanatçıların video, dijital eser, hizmet ve ürünlerini aynı kanaldan sevenlerine sunma fikri de ortaya çıktı.
Phoyer'ı rakiplerinden ayrıştıran noktalar
Creators Economy 104 milyar dolarlık, büyüyen bir pazar. Patreon ve MarqueeTV ilk akla gelenler. Patreon, pazarın en güçlü şirketlerinden biri. Patreon’da tek tek kişilere üye oluyorsunuz, örneğin bir kişinin içeriğine erişmek ayda 3 dolar, bir diğerinin ayda 5 dolar. Phoyer’de ise Mubi, Netflix gibi üyelik aidatı karşılığında tüm havuza erişim sağlayabiliyorsunuz. MarqueeTV tarzı platformlar ise filarmoni orkestraları, devlet bale ve operalar gibi büyük prodüksiyonların sahne performanslarını profesyonel ekiplere kayıt ettirip, bu kayıtları abonelerine servis ediyor. Phoyer'ın seçkisi ise bambaşka. Phoyer, performansın kaydını yani performasın belgesini kabul etmiyor. Kamera için, ekran ile izlenecek, video sanatının gramerini işine yedirmiş sanatçıları seçiyor ve kabul ediyor. Yani herhangi biri hesap açıp paylaşım yapamıyor.
Phoyer, abonelikler, satış komisyonları, listeleme ücretleri ve Premium kullanıcı hesaplarından gelir elde ediyor.
Phoyer ekibi
Pırıl Gündüz, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde ve ABD’de marka elçiliğini yapmak isteyen sanatçıların mevcut olduğunu; global lansman stratejilerini geliştirdiklerini söylüyor. Algoritmalar yüzünden estetik çizgilerinden ödün vermeden gelir kaynağı yaratabilecekleri bir platform geliştiren Phoyer, yarıdan fazlasının kadın olduğu içerik üreticisi popülasyonunun, infleuncer’lara dönüşmek zorunda kalmadan mesleklerini idame edebilecekleri sosyal etkisi de olan bir iş modeline sahip. İzleyiciler ise, küratörler tarafından derlenen izleme listeleri ile ellerine kumanda almadan, arkalarına yaslanarak, yeni yaratıcılar keşfedebilecekleri, ünlüler yemek programları, haberler taraftarından bölünmedikleri sanatsal, estetik veya rahatlatıcı bir izleme deneyime ulaşabiliyor.
Kaynak : Webrazzi