C
Candeğer Muradoğlu
Misafir
Big Chefs'in kurucusu ve Melek Yatırımcı Gamze Cizreli, Ankaralı'ları ilk kez cappuccino, krep ve elmalı pay ile tanıştıran isim. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İşletme Bölümü'nden mezun olan Cizreli, ekip ruhuna inanan, güler yüzlü, enerjik, yaratıcı, disiplinli ve cesur bir girişimci olarak biliniyor. 2007 yılında Ankara'da Big Chefs'i kuran Gamze Cizreli, Ankara'da dört şube açtıktan iki yıl sonra işini İstanbul'a taşıyarak öncelikle "İstanbul dışından büyük bir marka çıkmaz" önyargısını yerle bir etti. 2014 yılında Dubai'de ilk yurt dışı restoranı açtı. Bugün 8’i yurt dışında olmak üzere 70 şubesi var. Yılda 8 milyon misafir ağırlıyor.
Rahmetli babasının bir hekim olduğunu söyleyen Cizreli, babasının onunla ilgili en büyük hayalinin iyi bir eğitim alması ve eğitiminin ardından ya kamuda yer almasını istediğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: "Bu beklentinin ve elbette kendi çalışma disiplinimin etkisiyle zoru başararak ODTÜ’yü kazandım. ODTÜ’lü olmamla birlikte babamın bana yönelik beklentileri iyice arttı. Söylemek istediğim şu ki şayet ideallerinizi pratize etmek ve her şeyden bağımsız olarak kendinizi gerçekleştirme niyetinize sadıksanız yolun sonu her zaman aydınlık. İyi bir eğitimin ise şart olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan ODTÜ’lü olmaktan ve mezun olduğum bölümden ötürü hiçbir zaman pişmanlık duymadım. Aksine sağlam bir temelle hayata atıldığım için çok çok memnunum."
Mezuniyetinin ardından 1991 yılında savunma sanayine girerek profesyonel hayata atıldı. Bunun temelde ailesini kırmamak yönününde attığı bir adım olduğunu söyleyen Cizreli, "Zira benim aklımda daima yeme-içme sektörü vardı. Büyük sofralarda derin bir yemek kültürü içinde büyümenin de getirisiyle restorancılıkta Türkiye’de henüz denenmemiş işleri yapmak istiyordum ve açıkçası ideallerimden vazgeçmeden doğru zamanı bekleme ve çalışma hayatını tanıma kararı aldım" diye konuşuyor. Gamze Cizreli, "Son derece eril, erkek egemen bir sektörün içinde bulunarak girdim profesyonel hayata. Buna rağmen şahsi olarak o dönemde iyi koşullarda çalıştığımı söyleyebilirim" diyerek bireysel olarak herhangi bir ayrımcılığa ya da pozisyon bazlı engelle karşılaşmadığını söylüyor.
Üç yıl savunma sanayinde profesyonel deneyim kazandıktan sonra kendi idealleri için harekete geçti. Girişimci, restorancılıkta uzun bir mücadelenin ardından en büyük hayali olan Bigchefs’i projelendirdi. Ama Cizreli'nin ezberi yeme-içme sektörüne girmesiyle bozulmuş. O dönemi şöyle ifade ediyor: "Hikayem biraz da cinsiyet eşitsizliğinin üzerinde kurulu. Net olarak söylüyorum; yoğun biçimde karşılaştım… İş yaşamında bir kadın olarak karşılaşılan zorlukların ilk elden tanığıyım…"
BigChefs’i kurmak üzere yola çıktığında hiç sermayesi olmadığını belirten girişimci, hikayesini şöyle anlatıyor: "Türkiye kadın girişimcilere yabancıydı. Melek yatırımcılar yoktu. KOSGEB gibi yapılar oluşmamıştı. Kadınlara uygun görülmeyen bir mesleğe yönelmiştim. İlk zorluğu sermaye arayışında yaşadım. Türkiye’de bankacılık sistemi gayrimenkul ipoteğine dayanıyor ve tapuların büyük çoğunluğu erkek bireyler üzerine olduğu için kadınlar kredi bulmakta zorlanıyor. Dört banka yüzüme kapıları kapattı ancak beşincisini teminatsız kredi vermeye ikna etmeyi başardım. İkinci önemli engel ise şubeleşme sırasında karşıma çıktı. Mülk sahipleri sözleşme ya da pazarlık aşamasında hep bir erkek figürü aradılar. Ortağınız, kocanız hatta babanız gelsin diyerek “para kadınla konuşulmaz” klişesini çok kez önüme koydular. Ama ben en büyük gücümü hep içimdeki aşk ve hayallerimden aldım. Korkularımı yıkıp kendime olan inancımla ilerlemeyi seçtim. Toplumun kadınlara dayattığı normları bir yana bırakırsak da kadınlar olarak, eş, anne, iş kadını gibi birçok şapkamız var. Bununla birlikte doğuştan sahip olduğumuz yaratıcı güçle, elimizi değdirdiğimiz ne varsa güzelleştirmek gibi bir yeteneğimiz de var. İş dünyasında kazanılan başarılar bir yana, birey olarak insanın kendini gerçekleştirmesi kadar tatmin edici bir şey yok. Ancak en büyük tatmin, başarının kendisinden ziyade, hedefimize giden yolda yaşadığımız mücadeleleri yenmekle sağlanıyor. O yüzden kadınların korkmadan yola çıkmalarını tavsiye ediyorum. Aşk ve hayallerle…"
“Türkiye’de kadın girişimci olmak hiç de kolay değil” diyerek sözlerine başlayan girişimci; eğitimde, sağlıkta, istihdamda, güvenlikte ve sosyal hayatta eşitlik ilkesi doğrultusunda geliştirilmesi gereken haklardan kadınların eşit olarak yararlanamadığından bahsediyor. Konuyla ilgili sözlerine şöyle devam ediyor:
BigChefs'in bir kadın girişimi ve “kadın dostu” bir marka olduğunu belirten Cizreli, Her aşamada kadın meselesini öncelikli konularımızdan biri olarak kabul ediyoruz. Cinsiyet eşitliğini gerek kurum içinde gerekse organizasyonel süreçlerimizde marka kültürümüzü oluşturan bir temel değer olarak konumlandırıyoruz. İnsan kaynakları politikalarımızla cinsiyet eşitliğini destekliyoruz, adil bir çalışma ortamı yaratmak için elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. Çok önemli bulduğumuz 'Toprağın Kadınlarından Sofralara' projemizle de bu kültürü toplumsal pratiklerle bütünleştirmek yönünde önemli adımlar atmaktayız."
2018 yılında hayata geçirilen 'Toprağın Kadınlarından Sofralara' projesi, ilk etapta 14 kadınla başladı ve bugün 120 kişiye ulaştı. Konvansiyonel metotlara göre tedarik anlamında çok daha maliyetli olmasına karşın, ürünlerin önemli bir bölümünü yerelde kendi imkânlarıyla üretim yapan kadınlardan sağlıyor. Bu inisiyatifle amacı; tedarikin önemli bir bölümünü yereldeki kadın üreticilerden karşılamak, onların ekonomik kalkınmasına destek olmak, bunu yaparken de BigChefs’te doğal ve sağlıklı ürünlerle hazırlanan lezzetleri sunabilmek.
Ayrıca, “tarladan sofraya” kavramının, bir iş modeli olarak uygulanabilir olduğunu gösterdiğini belirten Cizreli sözlerine projenin amacını şöyle anlatıyor: "Ek olarak, kadın üreticilerin düşük faizli kredi alabilmeleri için çiftçiyi destekleyen bir banka ile iş birliği yürüterek, onlara maddi imkan sağlanmasına da aracılık ediyoruz. Projemizle bir diğer hedefimiz de bireysel kadın üreticilerin kooperatifleşerek, birlikte daha güçlü adımlarla ilerlemelerine destek olabilmek. Türkiye’de tüm üyeleri kadın olan kooperatiflere kamu ve yerel yönetimler tarafından vergi ve sigorta muafiyeti, kamu ihalelerinde pozitif ayrımcılık gibi konularda kolaylık sağlanıyor. Biz de BigChefs olarak ülke çapında pek çok bölgeyi ve oradaki üretici kadınlarımızı ziyaret ederek onları mümkün mertebe bu konulara ilişkin bilgilendirmeyi görev edindik. Hem yeni üreticilerle tanışıp onları tedarik zincirimize ekliyor hem de mevcut üreticilerin işlerini geliştirebilmeleri için elimizdeki her türlü bilgiyi aktarıyoruz. Kadın üreticilere yönelik bu çalışmalarımız, çeşitli kurumların yatırımlara destek vermesine öncülük etti. BigChefs aracılığı ile Avrupa Birliği bu kadınlara 1 milyon Euro’ya yakın hibe verdi. Toprağın Kadınlarından Sofralara girişimimiz öyle bir etki yarattı ki dünyada da ses getirdi ve Birleşmiş Milletler Business Call to Action programına seçildi. BM’ye giderek çalışmalarımızı dünyadaki diğer paydaşlara, ülkelere anlatma imkânını yakaladığımız için sesimi duyurabildiğimiz için de büyük bir gurur içindeyiz."
Gamze Cizreli, teknoloji sektörüyle ilgili konuşurken sektörle ilgili bir takım rakamsal veriler paylaşıyor ve konuyla ilgili şöyle konuşuyor: "Türkiye Sinai Kalkınma Bankası’nın Mart 2020’de yayınladığı ‘Tematik Bakış Raporu’ndaki verilere göre üniversitede bilgi ve iletişim teknolojileri, mühendislik veya doğa bilimleri alanlarından mezun olan kadınların oranını yüzde 13. Organisation for Economic Co-operation and Development / Türkçe İktisadi İş Birliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD raporu ise erkeklerin yüzde 4,8’inin, genç kadınların ise 0,4’ü teknoloji sektöründe çalışmayı hedeflediğini ortaya çıkarmakta. Rakamlar gösteriyor ki kadına ve erkeğe özgü olarak tanımlanan meslekler konusu hala gündemimizde olduğu gibi teknoloji de hala yaygın olarak erkeklere özgü bir sektör olarak nitelendirilmekte."
Öncelikle kadın ve erkek diye bir şey olmadığını belirten Cizreli, "Önce insan vardır’ algısını yerleştirip pekiştirmek önemli. Bu algı pekiştiğinde kadının seçme özgürlüğü de gelişecektir. Kadın teknolojide de doğa bilimlerinde de mühendislikte de erkekler kadar başarılı olabilecek potansiyelde olduğunun farkına varacaktır. Bu güçle erkeklere özgü olarak kabul edilen sektörlerde de var olmak için mücadele edecektir. Konuştuğumuz rakamların bu mücadele gücüyle daha eşit bir dünyaya işaret edeceğine hala yürekten inanıyorum. Kadınlar yeter ki istesinler. Başarmak için tüm bariyerleri yıkabilirler" diyerek sözlerini bitiriyor.
Kadınlar Anlatıyor'un diğer söyleşilerine buradan ulaşabilirsiniz!
Kaynak : Webrazzi
Rahmetli babasının bir hekim olduğunu söyleyen Cizreli, babasının onunla ilgili en büyük hayalinin iyi bir eğitim alması ve eğitiminin ardından ya kamuda yer almasını istediğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: "Bu beklentinin ve elbette kendi çalışma disiplinimin etkisiyle zoru başararak ODTÜ’yü kazandım. ODTÜ’lü olmamla birlikte babamın bana yönelik beklentileri iyice arttı. Söylemek istediğim şu ki şayet ideallerinizi pratize etmek ve her şeyden bağımsız olarak kendinizi gerçekleştirme niyetinize sadıksanız yolun sonu her zaman aydınlık. İyi bir eğitimin ise şart olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan ODTÜ’lü olmaktan ve mezun olduğum bölümden ötürü hiçbir zaman pişmanlık duymadım. Aksine sağlam bir temelle hayata atıldığım için çok çok memnunum."
Uzun bir mücadelenin ardından Big Chefs doğdu
Mezuniyetinin ardından 1991 yılında savunma sanayine girerek profesyonel hayata atıldı. Bunun temelde ailesini kırmamak yönününde attığı bir adım olduğunu söyleyen Cizreli, "Zira benim aklımda daima yeme-içme sektörü vardı. Büyük sofralarda derin bir yemek kültürü içinde büyümenin de getirisiyle restorancılıkta Türkiye’de henüz denenmemiş işleri yapmak istiyordum ve açıkçası ideallerimden vazgeçmeden doğru zamanı bekleme ve çalışma hayatını tanıma kararı aldım" diye konuşuyor. Gamze Cizreli, "Son derece eril, erkek egemen bir sektörün içinde bulunarak girdim profesyonel hayata. Buna rağmen şahsi olarak o dönemde iyi koşullarda çalıştığımı söyleyebilirim" diyerek bireysel olarak herhangi bir ayrımcılığa ya da pozisyon bazlı engelle karşılaşmadığını söylüyor.
Üç yıl savunma sanayinde profesyonel deneyim kazandıktan sonra kendi idealleri için harekete geçti. Girişimci, restorancılıkta uzun bir mücadelenin ardından en büyük hayali olan Bigchefs’i projelendirdi. Ama Cizreli'nin ezberi yeme-içme sektörüne girmesiyle bozulmuş. O dönemi şöyle ifade ediyor: "Hikayem biraz da cinsiyet eşitsizliğinin üzerinde kurulu. Net olarak söylüyorum; yoğun biçimde karşılaştım… İş yaşamında bir kadın olarak karşılaşılan zorlukların ilk elden tanığıyım…"
BigChefs’i kurmak üzere yola çıktığında hiç sermayesi olmadığını belirten girişimci, hikayesini şöyle anlatıyor: "Türkiye kadın girişimcilere yabancıydı. Melek yatırımcılar yoktu. KOSGEB gibi yapılar oluşmamıştı. Kadınlara uygun görülmeyen bir mesleğe yönelmiştim. İlk zorluğu sermaye arayışında yaşadım. Türkiye’de bankacılık sistemi gayrimenkul ipoteğine dayanıyor ve tapuların büyük çoğunluğu erkek bireyler üzerine olduğu için kadınlar kredi bulmakta zorlanıyor. Dört banka yüzüme kapıları kapattı ancak beşincisini teminatsız kredi vermeye ikna etmeyi başardım. İkinci önemli engel ise şubeleşme sırasında karşıma çıktı. Mülk sahipleri sözleşme ya da pazarlık aşamasında hep bir erkek figürü aradılar. Ortağınız, kocanız hatta babanız gelsin diyerek “para kadınla konuşulmaz” klişesini çok kez önüme koydular. Ama ben en büyük gücümü hep içimdeki aşk ve hayallerimden aldım. Korkularımı yıkıp kendime olan inancımla ilerlemeyi seçtim. Toplumun kadınlara dayattığı normları bir yana bırakırsak da kadınlar olarak, eş, anne, iş kadını gibi birçok şapkamız var. Bununla birlikte doğuştan sahip olduğumuz yaratıcı güçle, elimizi değdirdiğimiz ne varsa güzelleştirmek gibi bir yeteneğimiz de var. İş dünyasında kazanılan başarılar bir yana, birey olarak insanın kendini gerçekleştirmesi kadar tatmin edici bir şey yok. Ancak en büyük tatmin, başarının kendisinden ziyade, hedefimize giden yolda yaşadığımız mücadeleleri yenmekle sağlanıyor. O yüzden kadınların korkmadan yola çıkmalarını tavsiye ediyorum. Aşk ve hayallerle…"
“Türkiye’de kadın girişimci olmak hiç de kolay değil” diyerek sözlerine başlayan girişimci; eğitimde, sağlıkta, istihdamda, güvenlikte ve sosyal hayatta eşitlik ilkesi doğrultusunda geliştirilmesi gereken haklardan kadınların eşit olarak yararlanamadığından bahsediyor. Konuyla ilgili sözlerine şöyle devam ediyor:
Ek olarak, ücretlerdeki cinsiyet farkı giderek artıyor ve kadınlar iş hayatının birçok alanında dezavantajlı konumda bulunuyor. Ülkemizdeki son dönemde girişimcilik ve esnek çalışma biçimleriyle kadın istihdamını artırmaya yönelik çabalara rağmen ülke olarak kadın istihdamı noktasında halen dünya verilerinin çok gerisindeyiz. Kadın işgücünün yok sayıldığı toplumlarda ekonomik refahtan söz edebilmemiz ise mümkün değil. Kadın istihdamına yönelik bu görünüm bir temsiliyet sorunu olduğunu da ortaya koyuyor elbette. Son yıllarda bankalar düşük faizli ya da faizsiz kredi veriyor; farklı kurumlardan geri ödemesiz destekler ya da hibeler alınabiliyor. Hatta bazı şartlar altında kadınlar vergiden muaf tutulabiliyorlar, kadınlarımız artık daha yüksek sesle konuşabiliyor. Bunların tümü ümit veren gelişmeler. Fakat farkındalık toplumun her kesiminde sağlanmış değil. Ekonomik girişimlerin dışında kadının iş yaşamına teşvik edilmesi gerek. Çocuk bakımı konusunda destekler artmalı, iş ve aile yaşamını uyumunu artıracak çalışmalar yapılmalı, maaş eşitliğine özen gösterilmeli ve en önemlisi her yerden kadına eşit eğitim imkânı verilmeli. Sayıların ortaya koyduğu tablonun öncelikle kadınların kendi sesleriyle ve akabinde bizim gibi kuruluşlar, bireysel çabalar, STK’lar, en önemlisi de devletin koyduğu kotalarla, yönetmelik ve kanunlarla farklı bir yöne evrilmesi şart.
'Toprağın Kadınlarından Sofralara' projesi...
BigChefs'in bir kadın girişimi ve “kadın dostu” bir marka olduğunu belirten Cizreli, Her aşamada kadın meselesini öncelikli konularımızdan biri olarak kabul ediyoruz. Cinsiyet eşitliğini gerek kurum içinde gerekse organizasyonel süreçlerimizde marka kültürümüzü oluşturan bir temel değer olarak konumlandırıyoruz. İnsan kaynakları politikalarımızla cinsiyet eşitliğini destekliyoruz, adil bir çalışma ortamı yaratmak için elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. Çok önemli bulduğumuz 'Toprağın Kadınlarından Sofralara' projemizle de bu kültürü toplumsal pratiklerle bütünleştirmek yönünde önemli adımlar atmaktayız."
2018 yılında hayata geçirilen 'Toprağın Kadınlarından Sofralara' projesi, ilk etapta 14 kadınla başladı ve bugün 120 kişiye ulaştı. Konvansiyonel metotlara göre tedarik anlamında çok daha maliyetli olmasına karşın, ürünlerin önemli bir bölümünü yerelde kendi imkânlarıyla üretim yapan kadınlardan sağlıyor. Bu inisiyatifle amacı; tedarikin önemli bir bölümünü yereldeki kadın üreticilerden karşılamak, onların ekonomik kalkınmasına destek olmak, bunu yaparken de BigChefs’te doğal ve sağlıklı ürünlerle hazırlanan lezzetleri sunabilmek.
Ayrıca, “tarladan sofraya” kavramının, bir iş modeli olarak uygulanabilir olduğunu gösterdiğini belirten Cizreli sözlerine projenin amacını şöyle anlatıyor: "Ek olarak, kadın üreticilerin düşük faizli kredi alabilmeleri için çiftçiyi destekleyen bir banka ile iş birliği yürüterek, onlara maddi imkan sağlanmasına da aracılık ediyoruz. Projemizle bir diğer hedefimiz de bireysel kadın üreticilerin kooperatifleşerek, birlikte daha güçlü adımlarla ilerlemelerine destek olabilmek. Türkiye’de tüm üyeleri kadın olan kooperatiflere kamu ve yerel yönetimler tarafından vergi ve sigorta muafiyeti, kamu ihalelerinde pozitif ayrımcılık gibi konularda kolaylık sağlanıyor. Biz de BigChefs olarak ülke çapında pek çok bölgeyi ve oradaki üretici kadınlarımızı ziyaret ederek onları mümkün mertebe bu konulara ilişkin bilgilendirmeyi görev edindik. Hem yeni üreticilerle tanışıp onları tedarik zincirimize ekliyor hem de mevcut üreticilerin işlerini geliştirebilmeleri için elimizdeki her türlü bilgiyi aktarıyoruz. Kadın üreticilere yönelik bu çalışmalarımız, çeşitli kurumların yatırımlara destek vermesine öncülük etti. BigChefs aracılığı ile Avrupa Birliği bu kadınlara 1 milyon Euro’ya yakın hibe verdi. Toprağın Kadınlarından Sofralara girişimimiz öyle bir etki yarattı ki dünyada da ses getirdi ve Birleşmiş Milletler Business Call to Action programına seçildi. BM’ye giderek çalışmalarımızı dünyadaki diğer paydaşlara, ülkelere anlatma imkânını yakaladığımız için sesimi duyurabildiğimiz için de büyük bir gurur içindeyiz."
Gamze Cizreli, teknoloji sektörüyle ilgili konuşurken sektörle ilgili bir takım rakamsal veriler paylaşıyor ve konuyla ilgili şöyle konuşuyor: "Türkiye Sinai Kalkınma Bankası’nın Mart 2020’de yayınladığı ‘Tematik Bakış Raporu’ndaki verilere göre üniversitede bilgi ve iletişim teknolojileri, mühendislik veya doğa bilimleri alanlarından mezun olan kadınların oranını yüzde 13. Organisation for Economic Co-operation and Development / Türkçe İktisadi İş Birliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD raporu ise erkeklerin yüzde 4,8’inin, genç kadınların ise 0,4’ü teknoloji sektöründe çalışmayı hedeflediğini ortaya çıkarmakta. Rakamlar gösteriyor ki kadına ve erkeğe özgü olarak tanımlanan meslekler konusu hala gündemimizde olduğu gibi teknoloji de hala yaygın olarak erkeklere özgü bir sektör olarak nitelendirilmekte."
Öncelikle kadın ve erkek diye bir şey olmadığını belirten Cizreli, "Önce insan vardır’ algısını yerleştirip pekiştirmek önemli. Bu algı pekiştiğinde kadının seçme özgürlüğü de gelişecektir. Kadın teknolojide de doğa bilimlerinde de mühendislikte de erkekler kadar başarılı olabilecek potansiyelde olduğunun farkına varacaktır. Bu güçle erkeklere özgü olarak kabul edilen sektörlerde de var olmak için mücadele edecektir. Konuştuğumuz rakamların bu mücadele gücüyle daha eşit bir dünyaya işaret edeceğine hala yürekten inanıyorum. Kadınlar yeter ki istesinler. Başarmak için tüm bariyerleri yıkabilirler" diyerek sözlerini bitiriyor.
Kadınlar Anlatıyor'un diğer söyleşilerine buradan ulaşabilirsiniz!
Kaynak : Webrazzi