G
Gözde Ulukan
Misafir
Daha önce, bilim kurgu yazarlarının hayallerinin nasıl günümüzün gerçekliğine dönüştüğünü detaylı bir şekilde sizlerle paylaşmıştık. Yüz yıllar önce birinin aklına gelen ve kağıda döktüğü fikirlerin birçoğu, şimdilerde vazgeçilmez bir teknoloji haline gelmiş durumda. Bu teknolojilerden biri de hiç şüphesiz yapay zekâ.
Yapay zekâ, en basit haliyle bilgisayarın insanlar gibi düşünmesini sağlayarak karmaşık problemlerin makineler tarafından çözülmesini sağlayan bir teknoloji olarak açıklanabilir. Burada vurgulanması gereken en önemli nokta ise "insanlar gibi" olmalıdır. Zira "gibi" kelimesi, "benzer biçimde, -mışcasına" anlamını verirken henüz o "şey"in "insan" olmadığını bizlere anlatan bir edat olarak tanımlanabilir. Bu da yapay zekânın bir insan olmadığının, ancak bazı yönlerden insan gibi hareket edebildiğinin bir kanıtı aslında. Bilim kurgu yazarlarına göre de bu durum böyleydi, fakat bazıları yapay zekâyı zamanla doğal zekâya, yani makineyi insana dönüştürüp ona insancıl davranışlar atfetti. Zaten gerçekle kurguyu birbirinden ayıran da şu an için bu.
Peki, kimimizin bağrına bastığı, kimimizin merakla takip ettiği, kimimizin ise çekindiği yapay zekâ ile neler yapılabiliyor? Özünde duygular, vicdanın işin içine girmediği birçok şey yapılabiliyor. Yazı yazılabiliyor, müzik bestelenebiliyor, tıbbi tavsiye alınabiliyor, ödev yaptırılabiliyor, sohbet edilebiliyor, fikir sorulabiliyor, hatta birçok kişi kendi işini bile yapay zekâya yaptırabiliyor. Hatta bir "edebiyat ürünü" olarak doğan yapay zekâ, şimdilerde kendi başına başka bir "edebiyat ürünü" üretebiliyor. Kısa öykü ve kitap yazabiliyor, "fikri olan ancak yeteneği olmayan" birçok kişiye yazar ünvanı verebiliyor.
Geçtiğimiz günlerde Reuters'ta bir haber okudum. Bu haberde, Brett Schickler adlı bir adamın yıllardır yazar olma hayalleri kurduğu, ancak kitabı yayınlanmış bir yazar olabileceğini asla tahmin etmediği bilgisi yer alıyordu. Schickler artık kitabı yayınlanmış biri, ancak yazar mı tartışılır. Çünkü Schickler'ın kitabını aslında OpenAI'ın yapay zekâ robotu ChatGPT yazdı.
Schickler, basit istemlerden metin blokları oluşturabilen yapay zekâ yazılımını kullanarak birkaç saat içinde 30 sayfalık resimli bir çocuk e-kitabı oluşturdu ve "The Wise Little Squirrel: A Tale of Saving and Investing" adını verdiği kitabı ocak ayında Amazon'un "Kindle Direct Publishing" kolu aracılığıyla yayınladı. Bu kitaptan Schickler'ın kazancı şu an için 100 dolar bile değil. Ancak Brett Schickler yazılımı kullanarak başka kitaplar üretebileceğini söylüyor.
Amazon'un Kindle mağazasında şubat ayı ortasından itibaren ChatGPT'yi yazar veya ortak yazar olarak listeleyen 200'den fazla e-kitap vardı ve bu sayı her geçen gün artıyor. İlginç bir şekilde bu kitaplar satın da alınıyor. Authors Guild yazarlar grubunun yönetici direktörü Mary Rasenberger, bunun gerçekten endişelenmemiz gereken bir şey olduğunu ve bu kitapların piyasayı dolduracağını, sonunda birçok yazarın işsiz kalacağını söylüyor.
Kişisel olarak buna katılmasam da bazı durumlarda hangi kitabı gerçek bir insanın, hangi kitabı yapay zekânın yazdığını anlamanın gerçekten mümkün olmayabileceğini düşünüyorum. Yine de en başta da belirttiğim gibi insan duyguları olan bir canlı ve bu duyguları oluşturduğu sanat eserinin içine katabiliyor, hatta bu duygularla o eseri oluşturuyor. Okuyucu, eğer teorik bir kitap değilse o duyguyu hissedebiliyor. Sadece olay örgüsü anlatmak belki yapay zekânın yapabileceği bir şey olabilir, ancak edebiyatın asıl olayı bu değil. İyi okuyucuların bu farkı ayırt edebileceğini düşünüyorum.
Yine TechCrunch'ta yer alan bir haberde, 17 yıllık bir bilim kurgu dergisi olan Clarkesworld'e birçok kişinin yapay zekâ tarafından yazılmış bilim kurgu hikayeleri gönderdiğini okudum. Derginin kurucusu Neil Clarke'ın paylaştığı Haziran 2019'dan Şubat 2023'e kadar uzanan ve personelinin aylık kaç gönderimi spam olarak işaretlediğini gösteren tabloya göre Clarkesworld yalnızca şubat ayında 500'den fazla spam gönderi aldı.
Kaynak: Neil Clarke
Bu, yapay zekâ ile intihal yapılması, yani orijinal olmayan içeriklerin dergiye gönderilmesi demek. Burada da yine yukarıda dediğim "fikrim var, yeteneğim yok" durumu ortaya çıkıyor. Ancak Neil Clarke'ın söylediğine göre gelen birçok öykü de fazlasıyla klişe konuları içeriyor ve yayıncıların zamanından çalıyor.
Evet, bir tarafta yapay zekâ ile içerik oluşturan ve hem yayıncıları hem de yazarları korkutanlar var. Fakat bir tarafta da yapay zekâ ile yazılan içeriklerin telif hakkını kaybedebildiğini görüyoruz. Örneğin; geçtiğimiz günlerde ABD Telif Hakkı Bürosu'nun yapay zekâ ile oluşturulmuş bir grafik romandan bazı korumaları kaldırdığı bildirildi. Telif Hakkı Bürosu'nun Midjourney tarafından oluşturulan çizgi roman Zarya of the Dawn'daki görsellerin telif hakkıyla korunmamasına karar verdiği bildirildi. Telif Hakkı Bürosu, eseri orijinal olarak telif hakkı kapsamında kaydettirmişti, ancak sosyal medya aracılığıyla yazarın grafik romanı oluşturmaya yardımcı olmak için Midjourney'yi kullandığını keşfetti.
Benzer bir şekilde OpenAI da geçtiğimiz aylarda yapay zekâ tarafından yazılmış metinleri belirlemek için bir araç yayınladı. Bu araç, belirli bir metin parçasının insanlar tarafından mı yoksa bir yapay zeka oluşturucu tarafından mı yazıldığını anlamaya çalışıyor.
Yapay zekâ gelecekte insanların işini elinden alacak mı, bu gerçekten bir muamma. Aslında burada önemli olan teknolojinin kimler tarafından, nasıl kullanılacağı. Ancak bu teknoloji şu an hemen hemen her alana entegre olmuş durumda. Açıkçası beni pek korkutmuyor, en zorlu teknoloji çağında dahi insanın makineye atfedemeyeceği şeyler olduğunu düşünüyorum. Yapay zekâ tarafından yazılmış bir kitabı okumak ister miyim diye düşündüğümde de neden olmasın diyorum. Çünkü insanlar tarafından üretilen okuduğumuz her kitabın "gerçek edebiyat" olduğunu da düşünmüyorum.
Zaten buradaki sorun kitabın yapay zekâ tarafından yazılması da değil, gerçek kişilerin yapay zekâya yazdırdığı kitabı kendileri yazmış gibi göstermesi ya da kitap yazarken yapay zekâdan aldığı desteği gizlemesi. İleride ChatGPT'ye Nobel Edebiyat Ödülü verirler mi bilinmez, ancak gelişen teknolojinin panzehiri ile intihalcileri kolaylıkla ayırt etmeye başlayacağımız günlerin geleceği kesin.
Kaynak : Webrazzi
Yapay zekâ, en basit haliyle bilgisayarın insanlar gibi düşünmesini sağlayarak karmaşık problemlerin makineler tarafından çözülmesini sağlayan bir teknoloji olarak açıklanabilir. Burada vurgulanması gereken en önemli nokta ise "insanlar gibi" olmalıdır. Zira "gibi" kelimesi, "benzer biçimde, -mışcasına" anlamını verirken henüz o "şey"in "insan" olmadığını bizlere anlatan bir edat olarak tanımlanabilir. Bu da yapay zekânın bir insan olmadığının, ancak bazı yönlerden insan gibi hareket edebildiğinin bir kanıtı aslında. Bilim kurgu yazarlarına göre de bu durum böyleydi, fakat bazıları yapay zekâyı zamanla doğal zekâya, yani makineyi insana dönüştürüp ona insancıl davranışlar atfetti. Zaten gerçekle kurguyu birbirinden ayıran da şu an için bu.
Peki, kimimizin bağrına bastığı, kimimizin merakla takip ettiği, kimimizin ise çekindiği yapay zekâ ile neler yapılabiliyor? Özünde duygular, vicdanın işin içine girmediği birçok şey yapılabiliyor. Yazı yazılabiliyor, müzik bestelenebiliyor, tıbbi tavsiye alınabiliyor, ödev yaptırılabiliyor, sohbet edilebiliyor, fikir sorulabiliyor, hatta birçok kişi kendi işini bile yapay zekâya yaptırabiliyor. Hatta bir "edebiyat ürünü" olarak doğan yapay zekâ, şimdilerde kendi başına başka bir "edebiyat ürünü" üretebiliyor. Kısa öykü ve kitap yazabiliyor, "fikri olan ancak yeteneği olmayan" birçok kişiye yazar ünvanı verebiliyor.
Yapay zekâya yazdırdığı kitabı Amazon'da satmaya başladı
Geçtiğimiz günlerde Reuters'ta bir haber okudum. Bu haberde, Brett Schickler adlı bir adamın yıllardır yazar olma hayalleri kurduğu, ancak kitabı yayınlanmış bir yazar olabileceğini asla tahmin etmediği bilgisi yer alıyordu. Schickler artık kitabı yayınlanmış biri, ancak yazar mı tartışılır. Çünkü Schickler'ın kitabını aslında OpenAI'ın yapay zekâ robotu ChatGPT yazdı.
Schickler, basit istemlerden metin blokları oluşturabilen yapay zekâ yazılımını kullanarak birkaç saat içinde 30 sayfalık resimli bir çocuk e-kitabı oluşturdu ve "The Wise Little Squirrel: A Tale of Saving and Investing" adını verdiği kitabı ocak ayında Amazon'un "Kindle Direct Publishing" kolu aracılığıyla yayınladı. Bu kitaptan Schickler'ın kazancı şu an için 100 dolar bile değil. Ancak Brett Schickler yazılımı kullanarak başka kitaplar üretebileceğini söylüyor.
Amazon'un Kindle mağazasında şubat ayı ortasından itibaren ChatGPT'yi yazar veya ortak yazar olarak listeleyen 200'den fazla e-kitap vardı ve bu sayı her geçen gün artıyor. İlginç bir şekilde bu kitaplar satın da alınıyor. Authors Guild yazarlar grubunun yönetici direktörü Mary Rasenberger, bunun gerçekten endişelenmemiz gereken bir şey olduğunu ve bu kitapların piyasayı dolduracağını, sonunda birçok yazarın işsiz kalacağını söylüyor.
Kişisel olarak buna katılmasam da bazı durumlarda hangi kitabı gerçek bir insanın, hangi kitabı yapay zekânın yazdığını anlamanın gerçekten mümkün olmayabileceğini düşünüyorum. Yine de en başta da belirttiğim gibi insan duyguları olan bir canlı ve bu duyguları oluşturduğu sanat eserinin içine katabiliyor, hatta bu duygularla o eseri oluşturuyor. Okuyucu, eğer teorik bir kitap değilse o duyguyu hissedebiliyor. Sadece olay örgüsü anlatmak belki yapay zekânın yapabileceği bir şey olabilir, ancak edebiyatın asıl olayı bu değil. İyi okuyucuların bu farkı ayırt edebileceğini düşünüyorum.
Bilim kurgu dergisine gönderilen hikayeleri yapay zekâ yazmaya başladı
Yine TechCrunch'ta yer alan bir haberde, 17 yıllık bir bilim kurgu dergisi olan Clarkesworld'e birçok kişinin yapay zekâ tarafından yazılmış bilim kurgu hikayeleri gönderdiğini okudum. Derginin kurucusu Neil Clarke'ın paylaştığı Haziran 2019'dan Şubat 2023'e kadar uzanan ve personelinin aylık kaç gönderimi spam olarak işaretlediğini gösteren tabloya göre Clarkesworld yalnızca şubat ayında 500'den fazla spam gönderi aldı.
Kaynak: Neil Clarke
Bu, yapay zekâ ile intihal yapılması, yani orijinal olmayan içeriklerin dergiye gönderilmesi demek. Burada da yine yukarıda dediğim "fikrim var, yeteneğim yok" durumu ortaya çıkıyor. Ancak Neil Clarke'ın söylediğine göre gelen birçok öykü de fazlasıyla klişe konuları içeriyor ve yayıncıların zamanından çalıyor.
Yapay zekâ ile oluşturulan çizgi romanın telifleri geri çekildi
Evet, bir tarafta yapay zekâ ile içerik oluşturan ve hem yayıncıları hem de yazarları korkutanlar var. Fakat bir tarafta da yapay zekâ ile yazılan içeriklerin telif hakkını kaybedebildiğini görüyoruz. Örneğin; geçtiğimiz günlerde ABD Telif Hakkı Bürosu'nun yapay zekâ ile oluşturulmuş bir grafik romandan bazı korumaları kaldırdığı bildirildi. Telif Hakkı Bürosu'nun Midjourney tarafından oluşturulan çizgi roman Zarya of the Dawn'daki görsellerin telif hakkıyla korunmamasına karar verdiği bildirildi. Telif Hakkı Bürosu, eseri orijinal olarak telif hakkı kapsamında kaydettirmişti, ancak sosyal medya aracılığıyla yazarın grafik romanı oluşturmaya yardımcı olmak için Midjourney'yi kullandığını keşfetti.
Benzer bir şekilde OpenAI da geçtiğimiz aylarda yapay zekâ tarafından yazılmış metinleri belirlemek için bir araç yayınladı. Bu araç, belirli bir metin parçasının insanlar tarafından mı yoksa bir yapay zeka oluşturucu tarafından mı yazıldığını anlamaya çalışıyor.
Geleceğin güçlü kalemi ChatGPT olabilir mi?
Yapay zekâ gelecekte insanların işini elinden alacak mı, bu gerçekten bir muamma. Aslında burada önemli olan teknolojinin kimler tarafından, nasıl kullanılacağı. Ancak bu teknoloji şu an hemen hemen her alana entegre olmuş durumda. Açıkçası beni pek korkutmuyor, en zorlu teknoloji çağında dahi insanın makineye atfedemeyeceği şeyler olduğunu düşünüyorum. Yapay zekâ tarafından yazılmış bir kitabı okumak ister miyim diye düşündüğümde de neden olmasın diyorum. Çünkü insanlar tarafından üretilen okuduğumuz her kitabın "gerçek edebiyat" olduğunu da düşünmüyorum.
Zaten buradaki sorun kitabın yapay zekâ tarafından yazılması da değil, gerçek kişilerin yapay zekâya yazdırdığı kitabı kendileri yazmış gibi göstermesi ya da kitap yazarken yapay zekâdan aldığı desteği gizlemesi. İleride ChatGPT'ye Nobel Edebiyat Ödülü verirler mi bilinmez, ancak gelişen teknolojinin panzehiri ile intihalcileri kolaylıkla ayırt etmeye başlayacağımız günlerin geleceği kesin.
Kaynak : Webrazzi