M
Miray Badem
Misafir
Metaverse henüz gelişme aşamasındayken, şirketler şimdiden Metaverse girişimlerinin olanaklarından faydalanmaya başladı. Son birkaç yıldır oldukça aşina olduğumuz blok zincir ise internetin geleceği olarak tasvir edilen Metaverse’ün hayata geçmesinde kilit bir rol üstleniyor. Peki,blok zincirden bağımsız bir Metaverse mümkün mü? Gelin bu sorunun cevabına birlikte bakalım.
Birçoğunuzun bildiği üzere, blok zincir taraflar arasındaki işlemleri verimli, doğrulanabilir ve kalıcı bir şekilde kaydedebilen açık, merkeziyetsiz bir defter. Sözleşmelerin dijital koda yerleştirildiği, şeffaf, paylaşılan veri tabanlarında saklandığı, silinmeye ve müdahale edilmeye karşı korunan bir dünya. Her anlaşma, her görev ve ödemenin doğrulanabilen, saklanabilen, paylaşılabilen bir dijital imzaya sahip olduğu bir yer, ister istemez Metaverse girişimlerinin de göz bebeği olarak konumlanıyor.
Zira blok zincir sayesinde bireyler, kuruluşlar, makineler ve algoritmalar anonim bir şekilde işlem yapabiliyor ve etkileşime girebiliyor. Bu merkeziyetsiz yapı sayesinde kullanıcılar; aracı kurum olmadan, iki veya daha fazla istemci arasındaki veri paylaşımında kullanılan ağ protokolü peer to peer (P2P) sistemiyle işlemlerini gerçekleştirebiliyor.
Blok zincirlerle bağdaştırılan ve Web3 ekosisteminin bir parçası olarak görülen ancak endüstride daha çok sanal dünya olarak anılan Fortnite, Minecraft ve Second Life örneklerini görebiliyoruz. Bu sanal dünyalar, içerisinde kullanıcıların etkileşime girebildiği, çeşitli oyun-içi elementler ve ürünler satın alabildiği, etkinlikler düzenlediği yerler olsa da, henüz tam anlamıyla Metaverse’ün bir parçası değiller. Bunun yanında Metaverse girişimi olarak konumlanan Decentraland ve The Sandbox tamamen merkeziyetsizleşmiş, içerisinde NFT’lerin sergilenebildiği ve alışverişlerin gerçekleşebildiği sanal evrenler ya da duruma göre ve başka bir deyişle oyun girişimleri olarak öne çıkıyor.
Blok zincir tabanlı bir Metaverse girişimi, söz konusu projenin iç ekonomisinde de önemli bir rol oynuyor. Metaverse'de kullanılan kaynakların ve ürünlerin ticari değeriyle tanınması veya gerçek ekonomiye eşdeğer etkileşimlere sahip olması şu an için emekleme aşamasında. Bu sebeple blok zincir tabanlı NFT teknolojisinin de, Metaverse’ü daha da aktif hale getirdiğini söyleyebiliriz.
İşin özünde şimdilik Metaverse daha çok etkinlikler, galeriler, NFT satışları, bilinen markaların online satış faaliyetleri veya marka bilinirliği için kullanılsa da, ilerleyen süreçlerde pek çok endüstri için daha fazla kullanıcıya ulaşmanın yeni bir yolunu sunarken, daha düşük maliyetlerle daha çevreleyici deneyimler üretebilmek için bir fırsat olarak görülüyor. Bu fırsatlara ikincil satışların gerçekleştirebildiği pazar yerleri de dahil. McKinsey & Company tarafından yapılan araştırmada Metaverse’ün, 2030'a kadar küresel ölçekte 5 trilyon dolarlık etki yaratacağı belirtiliyor.
Metaverse’te gerçekleşebilecek ticari işlemlerin kapsamını daha iyi anlamak için öncelikle interoperability kavramını detaylandırmakta fayda var. Bu kavramı Türkçe’de “müşterek çalışma” ya da “birlikte çalışabilirlik” olarak tanımlamak mümkün. Bu kavram, sistemlerin birlikte çalışarak ortak bir işlemi yerine getirme durumu anlamına geliyor.
Apple veya Android cihazların işletim sistemlerindeki farklılık sebebiyle gönderimler, çeşitli sosyal iletişim uygulamalarıyla da sağlanabilir hale geldi. Metaverse’teki müşterek çalışabilme konusunu da bu bağlamda değerlendirebiliriz. Günümüzün internetinde altyapı olarak çeşitli ağların birbirleriyle sorunsuz bir şekilde iletişim kurmasına yardımcı olan, farklı katmanlarla donatıldığını söylemek mümkün.
Tam teşekküllü çalışabilen bir Metaverse bugün mevcut olmasa da, müşterek çalışma için önemli çabalar mevcut. Bu anlamda NFT’ler, oyundaki varlıkların tescillenmesi, avatarların satın alınması gibi süreçlerde ciddi rol oynarken; blok zincirdeki merkeziyetsizlik ve şeffaflık güven sağlıyor. Bu alanda çalışan girişimlere baktığımızda ise Hadean ve HyperPlay’i görüyoruz.
Hadean, Metaverse ve Web3 için dağıtık, uzamsal ve ölçeklenebilir programlama üzerine çalışıyor. Şirketin, dağıtık bulut platformu ölçeklenebilirliği, güvenliği ve birlikte işlerliğini (interoperability) sağlıyor.
HyperPlay ise cüzdanınızı, tokenlarınızı ve NFT'lerinizi her masaüstü oyuna ekleyebilmenize destek olmayı hedefliyor. Bu kapsamda MetaMask’in Hyperplay iş ortaklığı yaptığını belirtelim. Bu iş ortaklığı sayesinde Epic Games oyunlarına ve dijital oyun platformu GOG.com oyunlarına MetaMask desteği gelecek.
Avatarlar: Tek bir avatar ile farklı Metaverse projelerine dahil olunabilir.
Hizmetler ve özellikler: Metaverse projeleri diğer Metaverse projelerinin hizmetlerinden ve özelliklerinden yararlanabilir.
API'ler: Bir Metaverse projesi, farklı bir Metaverse projesinden, platformuna harici bir API entegre edebilir.
Depolama: Merkeziyetsiz ve birlikte çalışabilir sistemler, ortak depolama alanlarını kullanarak, dosya ve veri kaydetme kapasitesini genişletebilir.
Varlıklar: Kullanıcılar, sahip oldukları varlıkları platformlar arası taşıyabilir ve işlem yapabilir.
Metaverse girişimlerindeki değeri artıran ve yapılan projelerdeki arz-talep dengesini belirleyen bazı etmenler var. Bunlar sanal evrende adeta bir para birimi görevi de gören NFT'ler ile governance ve utility tokenlar. Kullanıcıların kritik kararlarda yetki sahibi olmalarını sağlayan governance tokenlar projelere dahil edildikçe; Metaverse girişimleri de birer DAO olarak konumlanabilecek. Bu arada NFT'lerin de governance token görevi görebileceğini ekleyelim.
Örnek vermek gerekirse; tıpkı bir uygulamanın zaman içinde güncellemeye ihtiyaç duyması gibi protokollerde de zaman içinde güncellemelere ve yönlendirmelere ihtiyaç duyuruluyor. Bu noktada kullanıcılar, “governance token” olarak bilinen, yönetim yetkisine sahip tokenlar ile oy kullanarak Metaverse girişimlerinin geleceğinde söz sahibi olabilecek.
Kişilerin karar verici konumunda olabildiği bu süreç, Metaverse girişimlerinin yatırımcı ve kullanıcı tabanı gözündeki değerini artırmak adına bir fırsat. Proje geliştiricilerinin projelerini finanse etmek için kullandıkların NFT’ler ise sağladıkları ek fayda ve kullanım alanları (utility) ile kullanıcıların ek ürün ve hizmetlere erişmesini sağlayan bir anahtar görevi görüyor. Son dönemde Web3 odaklı topluluk yönetimi ve sadakat uygulamalarına gösterilen ilgiyi düşünürsek, bu yaklaşımın Metaverse'te de kendini göstereceğini söylemek mümkün.
Snoop Dogg, Rihana gibi ünlüler ve Adidas ve Disney gibi dev şirketlerin Metaverse ve Web3 girişimlerinde gördüğü değer de tam olarak bu. Web3 destekli topluluk yönetimi ve sadakat uygulamalarının öne çıktığı Metaverse girişimlerinde yaratıcı ekonomi de kendini gösteriyor. Yeni yaratıcılar sundukları dijital deneyimler ile kullanıcı tabanıyla ortak üretimlere imza atarken, topluluk destekli yeni gelir modelleriyle de Metaverse’ün potansiyelini bizlere gösteriyor.
Günümüzde birçok sanal dünyaya Metaverse ismi verilse de, merkeziyetsizlik, blok zincir ile gelen token destekli ekonomik modeller ve müşterek çalışma Metaverse fikrinin temelini oluşturuyor. Bu Metaverse girişimlerinin blok zincir destekli olacak şekilde kurgulanması “müşterek çalışma” nın kolayca hayata geçmesini sağlayarak, tüm girişimleri tek çatı altında toplayabilir. Bu durum sağlandığında kullanıcılar farklı Metaverse girişimlerindeki varlıklarını birden fazla platformda kullanabilir, platformlar arasına taşıyabilir ve hatta fiziksel hayatta kullanabilir. Bu da şimdiye kadar kitaplarda karşımıza çıkan Metaverse’ün gerçekten hayata geçmesi anlamına geliyor.
Kaynak : Webrazzi
Metaverse’ün alt yapısı: blok zincir
Birçoğunuzun bildiği üzere, blok zincir taraflar arasındaki işlemleri verimli, doğrulanabilir ve kalıcı bir şekilde kaydedebilen açık, merkeziyetsiz bir defter. Sözleşmelerin dijital koda yerleştirildiği, şeffaf, paylaşılan veri tabanlarında saklandığı, silinmeye ve müdahale edilmeye karşı korunan bir dünya. Her anlaşma, her görev ve ödemenin doğrulanabilen, saklanabilen, paylaşılabilen bir dijital imzaya sahip olduğu bir yer, ister istemez Metaverse girişimlerinin de göz bebeği olarak konumlanıyor.
Zira blok zincir sayesinde bireyler, kuruluşlar, makineler ve algoritmalar anonim bir şekilde işlem yapabiliyor ve etkileşime girebiliyor. Bu merkeziyetsiz yapı sayesinde kullanıcılar; aracı kurum olmadan, iki veya daha fazla istemci arasındaki veri paylaşımında kullanılan ağ protokolü peer to peer (P2P) sistemiyle işlemlerini gerçekleştirebiliyor.
Blok zincir tabanlı olmayan girişimlere Metaverse girişimi diyebilir miyiz?
Blok zincirlerle bağdaştırılan ve Web3 ekosisteminin bir parçası olarak görülen ancak endüstride daha çok sanal dünya olarak anılan Fortnite, Minecraft ve Second Life örneklerini görebiliyoruz. Bu sanal dünyalar, içerisinde kullanıcıların etkileşime girebildiği, çeşitli oyun-içi elementler ve ürünler satın alabildiği, etkinlikler düzenlediği yerler olsa da, henüz tam anlamıyla Metaverse’ün bir parçası değiller. Bunun yanında Metaverse girişimi olarak konumlanan Decentraland ve The Sandbox tamamen merkeziyetsizleşmiş, içerisinde NFT’lerin sergilenebildiği ve alışverişlerin gerçekleşebildiği sanal evrenler ya da duruma göre ve başka bir deyişle oyun girişimleri olarak öne çıkıyor.
Blok zincir tabanlı bir Metaverse girişimi, söz konusu projenin iç ekonomisinde de önemli bir rol oynuyor. Metaverse'de kullanılan kaynakların ve ürünlerin ticari değeriyle tanınması veya gerçek ekonomiye eşdeğer etkileşimlere sahip olması şu an için emekleme aşamasında. Bu sebeple blok zincir tabanlı NFT teknolojisinin de, Metaverse’ü daha da aktif hale getirdiğini söyleyebiliriz.
İşin özünde şimdilik Metaverse daha çok etkinlikler, galeriler, NFT satışları, bilinen markaların online satış faaliyetleri veya marka bilinirliği için kullanılsa da, ilerleyen süreçlerde pek çok endüstri için daha fazla kullanıcıya ulaşmanın yeni bir yolunu sunarken, daha düşük maliyetlerle daha çevreleyici deneyimler üretebilmek için bir fırsat olarak görülüyor. Bu fırsatlara ikincil satışların gerçekleştirebildiği pazar yerleri de dahil. McKinsey & Company tarafından yapılan araştırmada Metaverse’ün, 2030'a kadar küresel ölçekte 5 trilyon dolarlık etki yaratacağı belirtiliyor.
Metaverse'te müşterek çalışma kavramı
Metaverse’te gerçekleşebilecek ticari işlemlerin kapsamını daha iyi anlamak için öncelikle interoperability kavramını detaylandırmakta fayda var. Bu kavramı Türkçe’de “müşterek çalışma” ya da “birlikte çalışabilirlik” olarak tanımlamak mümkün. Bu kavram, sistemlerin birlikte çalışarak ortak bir işlemi yerine getirme durumu anlamına geliyor.
Apple veya Android cihazların işletim sistemlerindeki farklılık sebebiyle gönderimler, çeşitli sosyal iletişim uygulamalarıyla da sağlanabilir hale geldi. Metaverse’teki müşterek çalışabilme konusunu da bu bağlamda değerlendirebiliriz. Günümüzün internetinde altyapı olarak çeşitli ağların birbirleriyle sorunsuz bir şekilde iletişim kurmasına yardımcı olan, farklı katmanlarla donatıldığını söylemek mümkün.
Tam teşekküllü çalışabilen bir Metaverse bugün mevcut olmasa da, müşterek çalışma için önemli çabalar mevcut. Bu anlamda NFT’ler, oyundaki varlıkların tescillenmesi, avatarların satın alınması gibi süreçlerde ciddi rol oynarken; blok zincirdeki merkeziyetsizlik ve şeffaflık güven sağlıyor. Bu alanda çalışan girişimlere baktığımızda ise Hadean ve HyperPlay’i görüyoruz.
Hadean, Metaverse ve Web3 için dağıtık, uzamsal ve ölçeklenebilir programlama üzerine çalışıyor. Şirketin, dağıtık bulut platformu ölçeklenebilirliği, güvenliği ve birlikte işlerliğini (interoperability) sağlıyor.
HyperPlay ise cüzdanınızı, tokenlarınızı ve NFT'lerinizi her masaüstü oyuna ekleyebilmenize destek olmayı hedefliyor. Bu kapsamda MetaMask’in Hyperplay iş ortaklığı yaptığını belirtelim. Bu iş ortaklığı sayesinde Epic Games oyunlarına ve dijital oyun platformu GOG.com oyunlarına MetaMask desteği gelecek.
Müşterek çalışma Metaverse’ün hangi bileşenleri için geçerli?
Avatarlar: Tek bir avatar ile farklı Metaverse projelerine dahil olunabilir.
Hizmetler ve özellikler: Metaverse projeleri diğer Metaverse projelerinin hizmetlerinden ve özelliklerinden yararlanabilir.
API'ler: Bir Metaverse projesi, farklı bir Metaverse projesinden, platformuna harici bir API entegre edebilir.
Depolama: Merkeziyetsiz ve birlikte çalışabilir sistemler, ortak depolama alanlarını kullanarak, dosya ve veri kaydetme kapasitesini genişletebilir.
Varlıklar: Kullanıcılar, sahip oldukları varlıkları platformlar arası taşıyabilir ve işlem yapabilir.
Metaverse girişimlerinde NFT ve tokenomics kurguları girişimlerin değerini artırabilir
Metaverse girişimlerindeki değeri artıran ve yapılan projelerdeki arz-talep dengesini belirleyen bazı etmenler var. Bunlar sanal evrende adeta bir para birimi görevi de gören NFT'ler ile governance ve utility tokenlar. Kullanıcıların kritik kararlarda yetki sahibi olmalarını sağlayan governance tokenlar projelere dahil edildikçe; Metaverse girişimleri de birer DAO olarak konumlanabilecek. Bu arada NFT'lerin de governance token görevi görebileceğini ekleyelim.
Örnek vermek gerekirse; tıpkı bir uygulamanın zaman içinde güncellemeye ihtiyaç duyması gibi protokollerde de zaman içinde güncellemelere ve yönlendirmelere ihtiyaç duyuruluyor. Bu noktada kullanıcılar, “governance token” olarak bilinen, yönetim yetkisine sahip tokenlar ile oy kullanarak Metaverse girişimlerinin geleceğinde söz sahibi olabilecek.
Kişilerin karar verici konumunda olabildiği bu süreç, Metaverse girişimlerinin yatırımcı ve kullanıcı tabanı gözündeki değerini artırmak adına bir fırsat. Proje geliştiricilerinin projelerini finanse etmek için kullandıkların NFT’ler ise sağladıkları ek fayda ve kullanım alanları (utility) ile kullanıcıların ek ürün ve hizmetlere erişmesini sağlayan bir anahtar görevi görüyor. Son dönemde Web3 odaklı topluluk yönetimi ve sadakat uygulamalarına gösterilen ilgiyi düşünürsek, bu yaklaşımın Metaverse'te de kendini göstereceğini söylemek mümkün.
Snoop Dogg, Rihana gibi ünlüler ve Adidas ve Disney gibi dev şirketlerin Metaverse ve Web3 girişimlerinde gördüğü değer de tam olarak bu. Web3 destekli topluluk yönetimi ve sadakat uygulamalarının öne çıktığı Metaverse girişimlerinde yaratıcı ekonomi de kendini gösteriyor. Yeni yaratıcılar sundukları dijital deneyimler ile kullanıcı tabanıyla ortak üretimlere imza atarken, topluluk destekli yeni gelir modelleriyle de Metaverse’ün potansiyelini bizlere gösteriyor.
Günümüzde birçok sanal dünyaya Metaverse ismi verilse de, merkeziyetsizlik, blok zincir ile gelen token destekli ekonomik modeller ve müşterek çalışma Metaverse fikrinin temelini oluşturuyor. Bu Metaverse girişimlerinin blok zincir destekli olacak şekilde kurgulanması “müşterek çalışma” nın kolayca hayata geçmesini sağlayarak, tüm girişimleri tek çatı altında toplayabilir. Bu durum sağlandığında kullanıcılar farklı Metaverse girişimlerindeki varlıklarını birden fazla platformda kullanabilir, platformlar arasına taşıyabilir ve hatta fiziksel hayatta kullanabilir. Bu da şimdiye kadar kitaplarda karşımıza çıkan Metaverse’ün gerçekten hayata geçmesi anlamına geliyor.
Kaynak : Webrazzi